10 Temmuz 2013 Çarşamba

Bedenim su gibi dökülüyor
kesiklerinden süzülerek
bir başka bedenin
oyuklarına doluyor
ve birikiyor
biriktikçe kuyulaşıyor dolduğum oyuklar
dibe çöküyor ruhumun ağırlıkları
saçlarım aşağı çekiyor aklımı
saçlarım ne kadar güçlü
saçlarıma bakıp kendimi serbest bırakabilirmişim gibi geliyor bazen
bir dolu cümle kuruyorum
örümcek danteli
yanıbaşıma helikopterler iniyor
dört dönüp kendi etrafımda pervaneleri kovmaya çalışıyorum
bütün tırnaklarım kırılıyor
bütün güzel şarkılar kollarımdan tutup havalandırıyor beni
bir an yaşamı anlar gibi oluyorum
saçlarım bir ağacın dalına takılıyor
saçlarım yukarı çekiyor aklımı bu kez de
sesim avazımın çıktığı yerde çatlayarak
boğazımın kesiklerinden dökülüp bedenimin oyuklarında birikiyor
sudaki aksini mavi gören bir kuşa şarkılar öğretiyorum
ben ki olmayanım
kendi şatomda zifiri kuşatma altındayım
kalp atışlarımı duymaman mümkün değil.
Ama çok güvenli burası her başka yerden
Bir yıldızı yeniden bulabilir hatta
 insan gökyüzünde
Çocukluğunda kaybettiği belki de
Ama bilirsin
Gökyüzü boşalır bazen de
Kara güneşe dar etmemek için günü
O günlerde
Gövdem uzar
Tıpkı bir kadına benzerim
Titreşimlerimden yarasalar havalanır
Zehrimden bir tanrı doğar bir tanrı gömülür.
Bir adam bağrında kaç çöl saklar?
peki
Bir kadın gözlerinde kaç bela barındırabilir?

5 yorum:

  1. ben de bazen "bir an yaşamı anlar gibi oluyorum". ne güzel söylemişsin.
    sudaki aksini mavi gören kuşa şarkılar öğretiyorsun bir de. hüzünlü şarkılardır kesin.
    "titreşimlerimden yarasalar havalanır"
    " Bir adam bağrında kaç çöl saklar?
    peki
    Bir kadın gözlerinde kaç bela barındırabilir?"
    uzun süredir bu kadar zevk alarak ve defalarca okuduğum bir şiirle karşılaşmamıştım. pek güzel.

    YanıtlaSil
  2. okurken burası biraz denis johnson, şurası sanki biraz ola bauer, orda da biraz philippe djian var sanki, buralarda da jim crace yok değil hani vs diyorum. ama bittiğinde, "yok yok, hiçbiri değil, bu başka bir şey. bunlardan hiç de az değil. üstelik de kendisi." diyorum.

    YanıtlaSil
  3. 21 nisan'la 10 temmuz arasında yazdıklarım hemen hemen aynı ruh halinde yazıldı. Bu uzun bir süre- 3 aydır aynı ruh halinde olduğum çıkarılabilir buradan ama değil tabi öyle. Tuhaf olan durup durup aynı histeriye bağlamam... nöbet geçirmek gibi bişey:)

    ben dönem dönem okuyup, biriktirip yazanlardan değilim, okuma halindeyken yazarım çoğunlukla, sürekli etkilenirim ondan bundan, en çok sexton'dan, ferlinghetti'den, kristeva'dan, barthes'den, Laugessen'den, neruda'dan, blake'den, laureamont'dan, rimbaud'dan bile:) Bauer'in Acemi Pezevenk'ini okumuştum johnson ve diğerlerine bir bakmam gerek.

    ama bu sonuncunun gücü sanırım gerçekten çıkması gerektiği yerden çıkması gerektiği anda çıkabilmiş olmasındandır. (gece 3 sularıydı sanırım)
    bu hisler ifade edildiği anda gerçekti;
    tam da ifade edildiği gibiydi.

    ve bambaşka bir zamanda bir ötekinin (ki burada sen oluyorsun öteki) bu yazılanlardan etkilenmesi, bir şeyler hatırlaması ne 'divine' birşeydir.
    hissetmekle kalmayıp tepki verdiğin için ayrıca mutlu oldum.
    var ol!
    :)

    şiir yazmak ihtiyacında olmak ne tuhaf yine de!

    YanıtlaSil
  4. tepkiler(iyi ya da kötü) genelde tetikler yazanları, daha fazlasını ve iyisini yazmaya yöneltir. bu yüzden tepki vermekten hoşlanıyorum okuduğum yazılara.

    ve evet o ihtiyaç, tuhaf.

    YanıtlaSil
  5. bence sorun yok, bahtın benzemesin! :D

    YanıtlaSil