14 Ocak 2013 Pazartesi


Kızıl bir gökyüzünü andırıyorsun,
Denize dökülen bir şehrin üstünde;
Güneşi saklamış iç cebine;
Ara ara çıkarıp, koyuyorsun yerine.
Ceketinin kolundan rengarenk kurdeleler çıkaran sihirbazlar gibi
Yüzüne tütüyor bacaları yüksek binaların;
Gözlerin elaya çalıyor.
Sen tenhasın, rengin alaca.
Buradan epey uzak bir yere dayanmış dirseğin;
Pıhtılaşmış insanların ufkuna yakın bir noktadayım.
Boyunumu uzatsam ensende dudaklarım.
Tuhaf yaratılmışız,
Formsuz.
Başı(n) yok, sonu(m) yok.

3 yorum: