ben hep bir bitki duydum kendimi ağaç diyebilecek kadar iyimser değilim dua bir bekleyişle bekledim, bekliyorum hırssız, teveccüh ve tevekkülle güneş ve yağmur gelsinler diye ki geldiler de ve yine gelecekler nerden mi biliyorum varoluş gayesi varlığın kemalat yolu ise kemale erdirmek bir başkasını
yazını okuyunca aklıma gelen şeyleri izin almadan karalayıverdim affına sığınarak. çok hoş bir yazı olmuş bu. güneşli sözlerin iklimlerinde esen ılık rüzgarları hissettim yüzümde.
bu arada geçen gün eski yazılarınan bazılarını okuyup yorum bırakmıştım. biri: "peki kelebekler, tırtıl oldukları günleri hatırlayabiliyorlar mıdır?" diğeri: "facts!"
Svevo okurken hep bazı kavramlar üzerine düşünürken buluyorum kendimi.. Gözlerim satırlara bakarken hoop 180 derece içe dönüyor hani gizli kapılar olur ya o spesifik tuğlaya dokunursun hoop kendini başka bir odada bulursun... Öyle işte geçen gün de öyle oldu hoop kendimi bekleyiş kavramı üzerine düşünürken buldum. Tam da dediğini diyordum. Bekleyiş adeta bir meditasyon eğer kendini bütünüyle teslim edebilirsen beklemenin kendisine...
Yani teveccüh ve tevekkülle... Aynen bunları düşünüyordum. Uzun zamandır bir uğraşlar peşindeyim vakit bulup yazdıklarımı serpemedim bloga... 14 şubat olunca malum şiirsel, aşksal bir gün birşeyler karalayım dedim. Birilerine dokunmak güzel şey bazen...
Diğer yorumlarını fark etmemişim sanırım şimdi dönüp bakacağım:)
burda çokça yazıların var. hepsini okuyamadım, hatta çoğunu okuyamadım. ama okuduklarımın hepsi ucundan ya da dibinden illa ki dokunuyor. ama bu durum benimle ilgili değil senin yazdıklarınla ilgili olmalı. ideal bekleyişin, aktif sabırın söylemeye çalıştığıma benzer bir formülü var. ama asıl vurgulamay çalıştığım şey bekleyişten ziyade kainattaki uyum, barış, yardımlaşmanın varlığıydı. natüralistlerin, kapitalistlerin iddia ettiği gibi bir hayat mücadelesi, bir savaş yok ortada. en azından insan alemi dışındaki alemlerde yok. aksine bir yardımlaşma ve fedakarlık zinciri söz konusu. herkesin ve şeyin olgunluk noktasına ulaşabilmesi başka kişi ve şeylerin yardım ve fedakarlığıyla mümkün. ve kişi ya da şey kendisi olgunluğa ulaştığında diğerlerinin olgunluğa ulaşmasını sağlayabilecek noktaya gelmiş oluyor ve olgunluğunu bu işe vakfediyor.
ben hep bir bitki duydum kendimi
YanıtlaSilağaç diyebilecek kadar iyimser değilim
dua bir bekleyişle bekledim, bekliyorum
hırssız, teveccüh ve tevekkülle
güneş ve yağmur gelsinler diye
ki geldiler de ve yine gelecekler
nerden mi biliyorum
varoluş gayesi varlığın
kemalat
yolu ise kemale erdirmek
bir başkasını
yazını okuyunca aklıma gelen şeyleri izin almadan karalayıverdim affına sığınarak. çok hoş bir yazı olmuş bu. güneşli sözlerin iklimlerinde esen ılık rüzgarları hissettim yüzümde.
bu arada geçen gün eski yazılarınan bazılarını okuyup yorum bırakmıştım. biri: "peki kelebekler, tırtıl oldukları günleri hatırlayabiliyorlar mıdır?"
diğeri: "facts!"
Svevo okurken hep bazı kavramlar üzerine düşünürken buluyorum kendimi.. Gözlerim satırlara bakarken hoop 180 derece içe dönüyor hani gizli kapılar olur ya o spesifik tuğlaya dokunursun hoop kendini başka bir odada bulursun... Öyle işte geçen gün de öyle oldu hoop kendimi bekleyiş kavramı üzerine düşünürken buldum.
SilTam da dediğini diyordum. Bekleyiş adeta bir meditasyon eğer kendini bütünüyle teslim edebilirsen beklemenin kendisine...
Yani teveccüh ve tevekkülle... Aynen bunları düşünüyordum.
SilUzun zamandır bir uğraşlar peşindeyim vakit bulup yazdıklarımı serpemedim bloga...
14 şubat olunca malum şiirsel, aşksal bir gün birşeyler karalayım dedim.
Birilerine dokunmak güzel şey bazen...
Diğer yorumlarını fark etmemişim sanırım şimdi dönüp bakacağım:)
burda çokça yazıların var. hepsini okuyamadım, hatta çoğunu okuyamadım. ama okuduklarımın hepsi ucundan ya da dibinden illa ki dokunuyor. ama bu durum benimle ilgili değil senin yazdıklarınla ilgili olmalı.
Silideal bekleyişin, aktif sabırın söylemeye çalıştığıma benzer bir formülü var. ama asıl vurgulamay çalıştığım şey bekleyişten ziyade kainattaki uyum, barış, yardımlaşmanın varlığıydı. natüralistlerin, kapitalistlerin iddia ettiği gibi bir hayat mücadelesi, bir savaş yok ortada. en azından insan alemi dışındaki alemlerde yok. aksine bir yardımlaşma ve fedakarlık zinciri söz konusu. herkesin ve şeyin olgunluk noktasına ulaşabilmesi başka kişi ve şeylerin yardım ve fedakarlığıyla mümkün. ve kişi ya da şey kendisi olgunluğa ulaştığında diğerlerinin olgunluğa ulaşmasını sağlayabilecek noktaya gelmiş oluyor ve olgunluğunu bu işe vakfediyor.